7 Aralık 2010 Salı

hayal kurmak üzerine

Merhaba,

Şu an gece olmasına rağmen, zihnimin aktif halde olması ve sürekli yeni hayallerle dolması üzerine yazmaya karar verdim bu defa. Hayal kurmanın gerçek anlamda ne demek olduğunu ve insanın hayatında nasıl bi etkide bulunduğunu tekrar anlamış birisi olarak, bu gece de hayal(ler) kuruyorum.

Hayallerimden birinde, İsveç'te balıkçılık yapıyorum. Bir teknemiz var, üç arkadaşız. Birimiz okuma yazma bilmiyor ama dünyanın en büyük filozofu belki de. Bizim çoğu zaman hissettiğimiz ama sözcüklere dökemediğimiz şeyleri, o, olabilecek en basit ve tutarlı şekilde açıklamayı becerebiliyor. Diğeri, üç kuşaktan beri denizci yetiştirmiş bir aileden gelen, tek aşkı deniz olan birisi. Deniz ne zaman çıldırsa, o da mutluluktan çıldırıyor. Ben ise okulunu, fizikçi olma hayallerini ve sevdiklerini geride bırakmış, yarı-filozof, yarı denizciyim. Hani ikisinde de biraz kendimi buluyorum.

Günlerimiz açık denizlerde geçiyor çoğu zaman, alabildiğine, uçsuz bucaksız masmavi bir enginlik. Zihnimin durulaştığını, berraklaştığını hissettiriyor bana bu 'yaşadığım' mavilik. Yüzümde hissettiğim rüzgar, eminimki okulumu çok yüksek bir ortalamayla bitirip, istediğim yerden kabul aldığım zaman hissedebileceğim yaşama sevincinden fazlasını veriyor bana. Yamadığım her ağ, lablarda kullandığım malzemelerden daha büyük bir haz veriyor. Denizin ortasında veya karadaki dairemde okuduğum her kitap, yoğun bir sabancı akşamından sonra okunan kitaptan daha doyurucu. Tattığım her şarap daha tatlı sanki..Hissettiğim her şey daha gerçek, daha bana ait.

Hayallerimden birisinin yalnızca buraya yazabileceğim kadarıydı bu..Bunun gibi daha nice hayallerim var. Hangi hayalimi yaşayacağıma ben karar vereceğim. Daha doğrusu, ruhumu o noktaya getirebileceğim.

Mert